Cuma, Aralık 24
Pazar, Aralık 19
LiseBurgaz
Lüleburgazspor 1-0 Malatyaspor
Kolbastının popülerleşmesiyle birçok kolbastı ekibi kurulmaya başlanmıştır. Bu ekipler; Trabzon, Ankara, İstanbul, Ordu, Giresun, Samsun illerinde kurularak kolbastının evrensel nitelik kazandığını gösterir birer delil olmuşlardır. Oyunun tanıtımı www.kolbasti.org adresinde yapılmaktadır. Kolbastı oyununu tanıtmak için ilk kurulan resmi ekip Trabzon Gençlik Merkezi Kolbastı Ekibi olmuştur.
Tarihçe
Bir anlatıya göre 1930'lu yıllarda ağaların ve dayıların olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır. O dönemde Trabzon da mağaralar bulunurmuş.
Faroz'da, Değirmendere'de, Arafilboyun'da, Boztepe'de. O mağaralarda ağalar dayılar alem yaparlarmış. O dönemde askerlerin kolluk kuvvetleri varmış, kolluk kuvvetleri bu alemlere baskın yaparmış. Alemcilerde basılmayalım diye kapıya erketeler koyarlarmış, gözcüler yani. Erketeler kolluk kuvvetlerini gördüğü an içeri haber getirirlermiş, içerdekilerde haberi aldıklarında seslerini kısarlarmış.
Başlarlarmışlar söylemeye kısık sesle "GELDİLERRRRRRRRRR, BASTILARRRRRRRRR, VURDULARRRRRRRRRRRR". Kol kuvvetleri böyle baskınlar yaptığı için oyuna kolbastı denildiği iddia edilmektedir.
Bununla birlikte Anadolu'nun neredeyse her yerinde Kol oyunu, Kol horonu, Kol havası adlarıyla oynanılan halk oyunlarının varlığı bu tezin bir yakıştırma olduğunu düşündürmektedir.
Bir diğer anlatı ise, Faroz'lu balıkçıların bereketli avlardan sonra düzenledikleri eğlencelerde hoptek adıyla oynanılan sonradan Faroz kesmesi adı verilen oyunun 1970'lerde Erkan Ocaklı'nın okuduğu Kolbastı türküsünden sonra popüler olması üzerinedir.
Oyunun en eski adı olan Hoptek kelimesinin kökeni bilinmemekte Slav dilleriyle ilişkili olduğu ileri sürülmektedir.MüzikKolbastı adlı ezgi [Nejat Buhara] tarafından giresun’da derlenmiş ve müzik repertuarına giresun ezgisi olarak geçmiştir. İlk kolbastı kaydı ise taşplağa giresun havalarını da büyük bir ustalıkla okuyan GöreleliPiçoğlu Osman Gökçe tarafından 1943 yılında yapılmış olup bugün bilinen ezgilerin tümünden farklıdır ve hoptek oyununun orjinal kaydesi olması muhtemeldir.
özetle Kolbastı Karadeniz oyunudur, Lüleburgaz ise Trakya ilçesidir.
Pazar, Aralık 5
Lüleburgazspor 1-0 Bursa Nilüferspor
Cuma, Kasım 19
PFDK Kararları
Aynı müsabakada LÜLEBURGAZSPOR Kulübünün, stadyuma biletsiz seyirci alınmasından dolayı takdiren 1.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,
Cezaların birleştirilmesi suretiyle LÜLEBURGAZSPOR Kulübünün, toplam 5.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,
Aynı müsabakada LÜLEBURGAZSPOR Kulübü antrenörü ALİ POSTACI'nın, müsabaka hakemine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 1 RESMİ MÜSABAKADA SOYUNMA ODASINA VE YEDEK KULÜBESİNE GİRİŞ YASAĞI CEZASI ile cezalandırılmasına,
TEPECİKSPOR A.Ş.'nin, 14.11.2010 tarihinde oynanan LÜLEBURGAZSPOR - TEPECİKSPOR A.Ş. Spor Toto 3. Lig 1. Grup futbol müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren 1.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,
-Yorumsuz-
Salı, Kasım 16
Cumartesi, Kasım 13
Geride kalan 11 haftanın sonunda Mehter takımı gibi ilerleyen fileri ucunda ayakta durmakta zorlanan adamları bulunan Lüleburgazspor tek farklı galibiyetlerine bu maçta artık son vermelidir. Geçen haftaki 1 puanın anlamlandırılması için sahasındaki Tepecikspor maçını kazanması gerekir. Kazanacağımızı düşünüyorum inşallah öyle de olur.
Tepecikspor 22 yıllık geçmişlerinde asansör takımı tanımının cuk oturduğu bir takım. Bir sene 2.lig aynı sene 3.lig. Bir ligde 2 sene duramayan bir takım inşallah bu sene de düşüşleri devam eder diyoruz.
Son olarak Trakya takımları Çerkezköy'ün batısından başlar tüm yarım adayı kapsar. Lüleburgaz, Kırklareli, Edirne , Keşan, Babaeski, Çorlu, Çerkezköy, Tekirdağ, Uzunköprü, Gelibolu diye devam eder; Tepecikspor ise Trakya takımı değil İstanbul'un semt takımıdır.
Lüleburgazspor sevdalılarının bu maçta da takımın yalnız bırakmayacağını düşünüyorum. Artık bu maçtan sonra şu bilet fiyatlarına bir ayar çekilmesi lazım. Aynı ligde mücadele ettiğimiz takımların bilet fiyatları 3 TL, 1TL, 50 kr iken bizimkisinin 10 TL olması biraz abartı kaçıyor.
Çarşamba, Kasım 3
Bir dostun bize karşı yazdıkları
Deplasman Günlüğü #Lüleburgaz (2-0)
Anne ile gidilen uzun yazların Güneydoğu'su. Karneler alındığı gün başlayan Siirt, Mardin yazları. Günün ağarmasıyla birlikte içinde hiçbir zaman sevemediğim peyniri de bulunan, kısa süreli kahvaltılar. Çıplak ayak sesi bırakıp nefes nefese kalarak ulaştığım damdan gözüken manzara. Çorak. Yaşanan buhran.
Derin bir uyku.
Gözlerimi ovalayıp dışarı baktığımda sandım, kilometrelerce uzaktaki güneydoğu'nun topraklarındayım. Çorak topraklarda. İlk defa geçtiğim bu yollarda sordum yanımda sabah çayını dökmeden, başarıyla içene, burası Lüleburgaz mı oluyor? diye. Konuşmakta zorlanarak daha çok var cevabını veriyor, güç bela. Sonra başlıyor sorgulamaya, ilk defa mı geliyorsun diyor, anlıyor. Uyumuşum bile..
İstanbulspor kulübünün uzun yıllar sonra maç için geldiği yer, kent. Lokasyon yine aynı, liglerin sonuncusu. 3. Lig. Mücadele şimdikinin aynı değil. O sene belki kimsenin umursamadığı ama birkaç yıl sonra herkesin diline pelesenk olacak bir İstanbulspor. Hatta yeni imaj çalışmasıyla İstanbul Boğası.. Şimdiler çok uzakta.
Maçın başlamasına az zaman kala stadı bulmak üzere düştüm yola, artık yabancısı olmadığım sokaklardan. Tarife de uymadım değil aslında. Önce ana caddeyi takip edecektim. Sonra shell benzinci, mezarlık, harabeler, otogar, otoban ardından kayboluş. Zaten bilmiyoruz ya milletçe yol tarifini. Lüleburgaz'lı dostlarla da sözleşmiştik neyse ki. Beklerken o kültüre sahipmişim gibi girip bir kahveye, çay söyledim kendime. İçmedim de pek.
Gittiğin her yerde aynı dili, tribün dilini konuşabileceğin birilerinin olması da güzel hani. Sonra gelip aldılar beni. Stada ne kadar uzakmışım hem, döndük merkeze. Ardı sıra birkaç yere uğramanın, birkaç yeni insanı tanımanın yanında stada geçtik yavaştan. Kapalı olan misafir tribünü açtırma çabası bir belki iki dakika. Vedalaştık ardımdakilerle farklı yere gidiyormuşuz gibi.
Tribüne giriyor yavaştan asıyorum pankartları; uykulu, mutlu. Uykumu açan Lüleburgaz taraftarının uzunca ''Hoşgeldin Kenan'' tezahüratı. Hep diyorum ya bi yerlerde seni tanıyan, mücadelene ortak olan birilerinin varlığını bilmek güzel diye, öyle işte. Takım da çıkıyor tünelden sahaya. ''Hoşgeldin İstanbulspor'' tezahüratları altında. Bana duyulan, efsane takıma duyulan saygı. Ben daha çok saygı duydum size Lüleburgaz taraftarı.
Takım tribünü alkışlamak yerine kenetlendi kulübenin önünde. Ne gibi söz verdilerse artık birbirlerine.. Yine de umut var bende. Sekiz haftanın sonunda gelen tek galibiyet belki bu umudu artıran. Hani utanır oynayan, belki ondan. Maç başlıyor..
Hani komedi filmine yüksek beklentiyle gidersin de seni baştan sona güldürmesini beklersin. Tüm film hayal kırıklığı olur ya, öyle işte. İlk dakikadan itibaren kontrollü oyunla izleyicileri sıkan iki takım da devrenin sonlarına doğru seyircinin ağzına bir parmak bal çalıyor 1-0. Lüleburgazspor takımı kornerin devamındaki pozisyonda golü buluyor ve devre de böyle sona eriyor.
On beş dakikalık arada soyunma odasında ne konuşuluyor bilmiyorum ama ben bu molayı çok iyi kullanıyorum. Pankartları topluyor, bayrakları katlıyorum. Kişisel bir tepki. Bir tek armanın bulunduğu bayrak kalıyor, Sarı-Siyah için. Sahada gezinen ruhlara değil.
İkinci yarı sahada bulunan İstanbulspor takımı sanki 1-0 mağlup bitirse averajla şampiyon olacak görüntüsünde. Ne organize bir atak ne de topu ayakta tutma yetisi. Yok hiçbiri. Skor böyle giderken de sinirler geriliyor pek tabii. Ama yapılanlar o armaya yakışmayan hareketler, verilen o görüntüler. Zaten maç başı alkışlanan İstanbulspor bu İstanbulspor değil ki. Geçmişe saygıydı Lüleburgaz taraftarının yaptıkları. Son saniyelerde zaten kafa -hangi kafaysa- olarak bitmiş Sarı-Siyahlılar bir gol daha yiyor, maç bitiyor 2-0.
Gidilecek yerler hanesine bir eksi atılırken yeni dostlar, yeni kapılar hanesine bolca artı eklemişti bile. Trakya'nın güzel insanlarını tanıma ve satırlarımda tanıtma şerefi belki tüm yorgunluğumu aldı, umutsuzluğum bir hayli artırmışken...
"Bizler, şarap içmeden, kadehsiz de hoşuz
Gündüz de ışıldarız, güneşsiz de hoşuz.
Derler ki: 'Sizin hiç sonunuz yok!' Doğru:
Asla sonumuz yok, ama biz böyle hoşuz."
http://sarininuzerinesiyah.blogspot.com/
Pazar, Ekim 31
Lüleburgazspor 2-0 İstanbulspor
Cumartesi, Ekim 30
Spor Toto 3.Lig 1.Grup 9. Hafta
Pazar, Ekim 24
1-0
Cumartesi, Ekim 23
Spor Toto 3.Lig 1.Grup 8. Hafta
Perşembe, Ekim 14
Çarşamba, Ekim 13
Pazar, Ekim 10
1-0
Spor Toto 3.Lig 1.Grup 6. Hafta
Karşılıksız sevdanın peşinde 20 aşık İzmir yolundalar.
Onlara da selam olsun alın 3 puanı gelin. Herkese hayırlı yolculuklar.
Perşembe, Ekim 7
Az bile !!
Aynı müsabakada BELEDİYE BİNGÖLSPOR Kulübü idarecisi METİN KARAARSLAN'ın, müsabaka hakemine yönelik hakareti nedeniyle takdiren 30 GÜN HAK MAHRUMİYETİ ve 4.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,
Aynı müsabakada BELEDİYE BİNGÖLSPOR Kulübü teknik sorumlusu NİHAT BALAN'ın, müsabaka hakemine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 2 RESMİ MÜSABAKADA SOYUNMA ODASINA VE YEDEK KULÜBESİNE GİRİŞ YASAĞI CEZASI ile cezalandırılmasına,
Pazar, Ekim 3
Cumartesi, Ekim 2
Spor Toto 3.Lig 1.Grup 5. Hafta
Pazar, Eylül 26
1-0
Cumartesi, Eylül 25
Spor Toto 3.Lig 1.Grup 4. Hafta
Cuma, Eylül 24
Pazartesi, Eylül 20
Futbol nedir?
"Eski bir dostla karşılaşmanın mutluluğuyla sohbet ederken bu siteyle karşılaştım ve dedim bende yazabilirim.Hep yazmak istediğim bir konu şimdi bu:Futbola kadınların bakışı nedir?
Öncesinde ben neden futbolu severim ordan başlamalıyım.Babam Fenerbahçeli ama öyle fanatiklerden değildir,annemde tam aksi koyu bir Galatasaray taraftarıdır.Ben daha çocukken annemin tarafına geçtim doğru yoldayım ama babam hala Fenerbahçeli ve yaptığı hatadan hala dönmüyor.Ama hala daha fanatik değil…Sonuç olarak durum böyle..
Yazıya neden kadınlar sevmezler oradan başlamalıyım.Çünkü biz kadınlara göre Seda Sayan’ın programında giyeceği pembe tuvalet,Ayşe Tüter’in Çerkez tavuğunu nasıl pişireceği,Ferhunde’nin Ali Rıza bey’in ailesine daha nasıl kötülükler yapabileceği daha önemlidir.Ya da hiçbir şey yapamazsak illa konuşabilecek bir konumuz vardır bizim.
2010 Dünya kupası:birçok yıldızı bir takım oyununda izlemek inanılmaz bir duyguydu.Tabiki gönül isterdi ki kendi milli takımımızda dahil olsa,Güney Kore’de yaşattığı mutluluğu tekrardan yaşatsın ama olmadı.Umuyorum 2012 Avrupa Şampiyonası’nda adımızdan söz ettirecek kadar iyi bir takım olabiliriz.
Hemcinslerimin birçoğu için haftasonu tatili eşleriyle,sevgilileriyle beraber zaman geçirmek için eşsiz bir fırsat ama beyler sizin için adrenalin,heyecan ve tutku anlamında çoğu zaman. Futbol izlemekten keyif alıyorsunuz ve sanki izlerken sahadaki adam sizsiniz.Seyrederken kendinizden geçip bir küfür savurabiliyorsunuz çoğu zaman. Ben bundan rahatsız oluyorum futboldan rahatsız olduğum bir şey daha var: Şiddet,tribün terörü nedendir,neden oluyor diye bir düşünmekte fayda var diyorum,Sırf kaybetmekten dolayı neden zarar verilir ki bazen bir arkadaşa bazen oturduğun sandalyeye???
Cuma, Eylül 17
1-1
Gol: M.Ali
Kırmızı Kart: Semih
İyi güzel başladık 1-0 öne geçtik ondan sonra %100 2 pozisyon var gol olmuş olsa çok rahat bir maçtı. Ama olmadı İlk yarının son dakikası Semih atıldı. İkinic yarının hemen başından beraberlik golü geldi. Hakem berabere bitmesini istedi ve bitti.
Ünye'de berabere kalmış
zirvedeki üç takımında 7 puanı var.
Haftaya Ünye deplasmanından çıkacağız, ordan en az 1 puan ilaç gibi gelir bekleyip göreceğiz.
Not: 3.lig maçı için 10 tl bilet fiyatı fazla
Perşembe, Eylül 16
Pazartesi, Eylül 13
acelemiz yok teker teker gidiyoruz
Gol: Kimin attığı önemli değil önemli olan Hatay deplasmanından gol yemeden galip gelip 3 puanla dönmek.
Pazar, Eylül 12
Bugün için doğdunuz!!!
Pazar, Ağustos 29
Hazırlık maçı #3
Perşembe, Ağustos 26
Hazırlık Maçı #2
Salı, Ağustos 24
Bir Şehrin Tanıtımı
Ülkemizde şehir takımları; "ait olma - mensup olma" hissini en yoğun yaşatan unsurlardandır.
bayrağının asılı olduğu bir vasıta görmek, birinci derecede mutluluk kaynağıdır.
İnsan, sırf bu sembollerden ötürü, kendini orada güvende hissedebilir.
Çünkü, aynı şehrin yollarında yürümüş olmak,insanlar için ortak bir paydadır.
O şehrin stadının yerini bilmek, orada en az birkaç maç seyretmiş olmak,
müşterek hususlardır.
İşte bu, oraya mensup olma hissi, kişinin kendini, şehrinin takımıyla özdeşleşmesini doğurabilir.
Zaten o yüzden statlarda "Lüleburgazspor !.." diye değil; "LÜLEBURGAZ !" diye bağrılır..
Bu şehirler için kümede kalmak bile, şampiyonluk gibidir.
Takım, adından ötürü zaten şehri temsil etmektedir.Ve zaten, futbolun bu derece
popüler olduğu bir ülkede , birinci derecede reklam unsurudur.
Mesela; futbol olmasaydı...Kaçımız Brezilya diye bir ülkenin varlığını umursayacaktık ?....
Ya da, Trabzonspor olmasaydı Trabzon bu kadar ön planda olabilecek miydi?..
Mesela Kayseri..Mesela Sivas ?...
Arjantin'in nobel ödüllü bilim adamı HOUSSAY mı daha ünlüdür , yoksa
Arjantin'in futbol yıldızı Maradona mı?...
Dolayısıyla insanlar ,şehir takımlarını yalnızca takım olarak değil, şehrinin ve kendisinin
temsilcisi olarak görmektedir.
Bu yüzden, şehrinin takımının övülmesinden kendine pay biçebileceği gibi,
dalga geçilmesinden de rencide olur.
İşte bu sebepten, takımın kötü gidişi şehrin genelinin moralini bozmakta;
kahvede, dükkan önü muhabbetlerinde, berberde ve dolmuşta konu bir şekilde
takımın durumuna gelmektedir.
Tabi herkesin kendine göre bir kurtuluş reçetesi mevcuttur.
Ama öncelikle çözüm yolu, takıma sonuna kadar destek vermektir.
Ligde orta sıralarda yer alan takımının maçına gitmeyen insanlar, hedef konulunca
tribünleri tıklım tıklım doldurur hale gelir.
Gerçi hedef şampiyonluk değildir ama, düşmemek te artık şampiyonluk kadar
kıymetli bir neticedir.
Tam bu anda, BAZI GİZLİ GÜÇLERİN DEVREYE GİRDİĞİ komplosu ,insanları gaza getirir
ve ufak bir hata bile infiale sebep olur.
Netice itibariyle, Anadolu'daki taraftarlar takımlarının bir hedefi olmasını ve ŞEHRİN
BÜTÜN BİRİMLERİYLE bu hedefe odaklanmasını bekler..İster.
60'lı, 70'li ve 80'li yıllar böyle geçti..
Ya sonraları ?..
Artık millet kendi şehrinin takımının devamlı geri geri gitmesi,her yıl aynı badirelere uğraması
sebebiyle bıkmış, usanmış..
Memleket takımıyla ihtiyacını gideremeyen, tatmin olamayan insanlar,
ezilmişliğin de verdiği iç güdüyle en çok kazanma şansı olan takımları tutmaya başlamış.
Büyük bir şeyin parçası olmayı sevmeye başlamış.
Başka ve güçlü görünen takımları tutma KOLAYCILIĞI !....
Zaten de, büyüklerimiz tarafından ta küçüklüğümüzden elimize büyük takımların
bayrak ve flamaları tutuşturulmamış mıdır?
Bu babalarımız, dedelerimiz, böyle yaptırarak, kendi memleket takımına
sempati duyma şansımızı zaten en başta elimizden almamışlar mıdır?
Bu da, baştan beri Trakya takımlarının kör talihidir.
Takımlarının hangi ligde, kaçıncı sırada olduğuna bakmaksızın tribüne gelmesi gerekirken,
3 büyüklerin maçlarını tercih etmesi ,en çok kendi takımlarının başarısızlığından
ileri gelmektedir.
Herkesin,bir İstanbul takımı tutma ucuzluğu her ne kadar takımına yürekten bağlı
insan için bahane olmasa da, bu böyle olmaya devam ediyor.
Gün geçtikçe de artıyor.
Bazı Anadolu şehirleri buna şiddetle karşı çıkıp mücadele ediyorlar ama, bu şehirlerin sayısı
bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bu kendi takımından beklentilere bir çare bulamayan , bu işten anlamayan yöneticiler
takımların başına geçtiklerinde, kendilerinden puanca üstün takımlardan daha iyi miktarda
ekonomik güç toplamalarına rağmen idari ve teknik bilgilerinin takım yönetmede
yeterli olmaması sebebiyle, o diğer takımların altında yer almakta ve hatta bir alt kümelere
düşmektedir.
Bu durum, senelerce üst üste devam edince de artık millete usanç gelmektedir.
Bir takım üst üste 5-6 sene düşmemeye oynayabilir mi?
Ekonomisi de kötü olmamasına rağmen...Oynuyor ...işte kendi başımızda...
Ve sonunda da küme bile düşürüyorlar..
Bilgisiz, yarım idareci takımı candan ediyor...
Böyle olunca da,son dönemlerde artık şehrinin takımını tutmayanların sayısının
çok üstün olduğunu görüyoruz..
"Zamanında çok tuttuk, birşey olmayınca usandık artık" diyorlar.
Bunlar için "Yaşasın TV futbolu!"...
İdealist olanlar ise,şiddetle ve şiddetle kendi şehir takımını tutmaya devam ediyor.
Bu idealist insanlar, küme düşenin aslında takımları değil, şehirleri olduğunu düşünüyor.
Böyle düşünmekte haksız da sayılmazlar.
Trabzon, Sivas,Kayseri,Van gibi şehirlerin isimlerini elbette biliyor ve duyuyoruz.
Ama, futboldan başka hangi sektör bu şehirleri hafta sonu başta olmak üzere , hemen her gün
evlerimizin içine kadar sokabilir ki ?.....
Bunu bir düşünelim...Çünkü ,
KARAR ZAMANIMIZ !...
Pazartesi, Ağustos 16
Hazırlık Maçı #1
Yeni yapılan transferler ve oyun sistemiyle ilgili yorumları daha sonra yazarız. Ama şimdilik söylenecek şeyler şöyle;
1-Ziya nam-ı değer Z9'un ayakta daha fazla kalması lazım.
2-Samet bıraktığı gibi devam.
3-Semih-Cabir ikilisi orta sahanın dinamoları.
4-Emre Atalı geri dönmüş.
5-Ercüment'i çok beğendim.
6-M.Ali'nin formu artıyor bu güzel.
Cumartesi, Ağustos 14
Perşembe, Ağustos 12
Kaptan Hüseyin
Pazartesi, Ağustos 2
Lüleburgaz'da imza şov
İki gün önce(30.07.2010) Lüleburgaz 8 Kasım Stadında gerçekleşen imza töreni saat 16.30’da başlarken Lüleburgazspor Başkanı Siyami Aslan, As Başkan Dursun Aslan, Futbol Şube Sorumlusu Erkan Öztürk ve Alt Yapı Sorumlusu Mesut Yarim hazır bulundular.
Dış transferde 9 alt yapıda da 3 olmak üzere toplam 12 kişiye imza attırıldı.
Yeşil kırmızılılar alt yapıdan yetişen Ercüment Eray (19), Samsun Tekkeköy Belediyespordan Erdi Bilgin (18) ve Yusuf Hatipoğlu (21), Araklıspor’dan Mithat Haliloğlu (20), Sakarya Yıldırımspor’dan Sercan Sevinç (20), İstanbul Büyükşehir Belediyespor’dan Ogün Çebi (19), Kırklareli Sanayispor’dan Samet Tosun (20) ve Edirne Tuncaspor’dan Önder Safa (17) ile 5 yıllığına, Oyak Renaultspor’dan Mehmet Uzun (24), Karsspor’dan Ziya Gökuş (25) ve Gaziosmanpaşa’dan Yavuz Ender Yılmaz (26) ile 2 yıllığına kendilerini yeşil kırmızı renklere bağlayan imzayı attırdılar.
Bu imza törenin ardından Lüleburgazspor alt yapısına Antrenör Aydın Çelik, Yüksel Güdücüoğlu ve Seyfullah Konyalı sözleşme imzaladılar.
İmza töreni sonrasında bir açıklamada bulunan Lüleburgazspor yönetim kurulu birinden değerli futbolcu ve antrenörlerle anlaştıkları için çok mutlu olduklarını belirterek, şunları söylediler.
“ 2010-2011 sezonu öncesinde en büyük transferi geçtiğimiz yıl ki Teknik Direktörümüz Ahmet Ertem’le yeniden anlaşarak yaptık. Sonrasında transfer konusunda acele etmedik. Ancak imzaları attıracağımız gün gelmişti. Bu gün toplam 9 olmak üzere birbirinden değerli futbolcu kardeşlerimle imza töreni yaparak renklerimize bağladık. Sonrasında alt yapımızın daha çok güçlenmesi gençlerimizin önünü açmak için Antrenör Aydın Çelik, Yüksel Güdücüoğlu ve Seyfullah Konyalı ile sözleşme imzaladık. Şu an Lüleburgazspor olarak A takım da 3 ve alt yapıda 3 olmak üzere toplam birbirinden değerli 6 Antrenörle çalıştığımız için çok mutluyuz. Lüleburgazspor her zaman hedefleri olan bir takım. Bundan sonra da gerek A takımda gerekse de alt yapı da en iyi yerlere gelmek için gece gündüz demeden çalışmalarımıza devam edeceğiz. Çok kısa zamanda eski futbolcumuz Gökhan Şükrü Ercan’da Lüleburgaz’a gelip, takımla birlikte çalışmalara başlayacaktır.”
İmza töreni sonrasında Lüleburgazspor yönetim kurulu, teknik heyet ve futbolcular basın mensuplarına toplu olarak poz verdiler.
Perşembe, Temmuz 29
İşte Fikstür
Çarşamba, Temmuz 28
Emre Atalı -Gökhan Şükrü Ercan
2 sene önce kaptanlığımızı yaptıktan sonra Siirt'e transfer olan Gökhan, Lüleburgaz'da antrenmanlara çıkıyormuş ona da hoş geldin diyelim.
Salı, Temmuz 27
"Gidebildiğimiz yere kadar gidebilmek.."
Çalışmalarımızda kondisyonu ön plana çıkartıyoruz. Bizim hedefimiz gidebildiğimiz yere kadar gidebilmektir. Bunun için çok ciddi şekilde çalışıyoruz. 1.
Fikstürler 29 Temmuz'da çekiliyor.
18 takımlı 2 ayrı gruptan oluşan TFF 2. Lig'de yeni sezon 29 Ağustos 2010 tarihinde başlayacak. Ligin ilk devresi 19 Aralık 2010'da oynanacak 17. hafta karşılaşmaları ile bitecek. 2. devresi 16 Ocak'ta başlayacak TFF 2. Lig'de normal sezon, 8 Mayıs 2011'de oynanacak maçlarla sona erecek.
18 takımlı 3 ayrı gruptan oluşan TFF 3. Lig'de ise yeni sezon 5 Eylül 2010 tarihinde başlayacak. Ligin ilk devresi 26 Aralık 2010'de oynanacak 17. hafta karşılaşmaları ile bitecek. 2. devresi 23 Ocak'ta başlayacak TFF 3. Lig'de normal sezon 15 Mayıs 2011'de oynanacak maçlarla sona erecek.
Cuma, Temmuz 23
TFF 2. Lig ve 3. Lig Kulüpler toplantısı yapıldı
Türkiye Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen "TFF 2.Lig ve TFF 3.Lig Kulüpler Toplantısı" İstanbul'da gerçekleştirildi. Maslak Sheraton oteldeki toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, Yönetim Kurulu üyeleri Ufuk Özerten, Mehmet Baykan ile Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Aziz Yıldırım ve Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ ile birlikte 2.Lig ve 3.Lig'den 74 kulüp başkanı katıldı.
Toplantıda açılış konuşması yapan Başkan Mahmut Özgener, büyük çabalar sonucunda geçtiğimiz yıl kabul edilen yeni TFF Staüsü sayesinde Türkiye'de profesyonel liglerde mücadele eden tüm kulüplerin Genel Kurul'da temsil edilebilme imkanı doğduğunu ve bunun Türk Futbolu için çok önemli olduğunu kaydetti.
TFF 2. Lig ve 3. Lig temsilcileri ile düzenli aralıklarla biraraya gelmeye özel bir önem gösterdiklerini belirten TFF Başkanı Özgener şöyle devam etti: "Futbol Federasyonu olarak kapımız herkese açık. Karşılıklı diyalog ve fikir alışverişi ile en iyiye, en doğruya ulaşacağız. Birinci amacımız tüm kulüplere destek olmak. Bu kapsamda TFF 3. Lig'de yeniden düzenlenen grup sisteminin pek çok artısı olduğu kanaatindeyim. Dar bölgeli gruplar yerine ulusal bir sistemde hem futbolcular daha fazla kendini gösterebilecek hem de taraftarlar daha heyecanlı bir şekilde kulüplerine sahip çıkacak. Böylece ilgi artacak" dedi.
TFF 2. Lig ve 3.Lig kulüplerine 5 milyon liralık yol yardımı
Yeni sistemin TFF 3. Lig kulüplerine ekstra mali bir yük getirdiklerinin de bilincinde olduklarını kaydeden Mahmut Özgener; "Futbol hem dünyada hem de Türkiye'de tektir. Biz hepimiz biriz. Futbolun geleceğine hep beraber karar vermek için bugün biraraya geldik. Sizlerin yaşayacağı mali külfeti azaltmak için tüm imkanlarımızı seferber ederek TFF 2. ve 3.Lig kulüplerine toplam tutarı 5 milyon liraya ulaşacak yol yardımı yapmaya karar verdik. TFF içinde oluşturulan profesyonel ekibe siz de küçük bir komisyon kurarak destek verirseniz, kilometre bazlı olacak bu yardımın nasıl ve hangi şatlarda yapılacağını ortak bir karara bağlayalım" diye konuştu.
TFF 2. ve 3. Lig kulüplerinin Spor Toto'dan elde ettikleri gelirlerinde yaşanan düşüşlerin farkında olduklarını da belirten Başkan Mahmut Özgener, "TFF olarak bizim de Spor Toto gelirlerimizde önemli düşüşler yaşandı. Bu konuyla ilgili olarak Ağustos ayının ilk haftalarında Spor Toto Teşkilat Başkanı ve sizlerinde katılımı ile bir toplantı organize edeceğiz. Yeni sezona önümüzü görerek başlayacağız" dedi.
Kulüp başkanları ile birlikte toplantıya katılan 112 kişiye uzun süreli bir fikstür açıklayacaklarının da müjdesini veren TFF Başkanı Özgener, "Bir aksilik olmazsa ligin ilk yarısının fikstürünü birden açıklayacağız. Böylece sizler de otel rezarvasyonlarını, uçak biletlerinizi çok önceden en uygun fiyata alabileceksiniz" dedi.Kaynak:TFF internet sitesi
Çarşamba, Temmuz 21
Güray Göçmen Lüleburgazspor'da
Buradan yeni transferimiz Güray'a şehrimize ve Lüleburgazspor'a "HOŞGELDİN" diyorum
Salı, Temmuz 20
Lüleburgazspor'un lig işkencesi
Eski sistem daha mı iyidi derseniz buna göre evet. Orda en azından yakın illerin oluşturduğu gruplarda mücadele eden takımlar playofflerda karma bir lig oluşuyordu. Zaten Lüleburgazspor'un 2 sene önce Yükselme Grubunda mücadele ederken deplasman sıkıntısını herkes bilmektedir. Federasyonun böyle bir uygulama yapması ülke futbolunu kötüye götüreceği kanısındayım. Çünkü oyuncu paralarını bile zar zor ödeyen kulüpler deplasman masraflarını nasıl karşılayacaklar.
NTVspor.net'ten verilen bu haberde 2. ve 3.liglerin bu seneki statüleri hakkında eleştri yapılmış bence çokta "çuk" oturan bir haber olmuş.
Alt liglerde deplasman çilesi!
20 Temmuz 2010 17:41 NTVSpor.net
TFF, 2. ve 3. Lig'lerde grupları belirledi ve çıkan sonuç bu sezon bir çok kulübün kapısına anahtar vurdurabilir...
DEVRİM ÇETİN - Türkiye Futbol Federasyonu, yaptığı toplantılar sonucunda 2. ve 3. Lig'deki grupları belirledi. Belirledi belirlemesine ama bu kararıyla bir çok takımı ateşe atmış oldu.
Şimdi nereden tutsak elimizde kalıyor... TFF kulüplerin durumunu bilmiyor mu? Bank Asya 1. Lig'de futbolcu için tavan fiyatın 250 milyar olduğu bir ülkede, acaba TFF 2. Lig'de oynayan ya da TFF 3. Lig'de mücadele eden sıradan bir takım, oyuncularına nasıl paralar ödüyor, kaç para masrafı var. TFF öyle bir grup sistemi oluşturdu ki bunun Türkçesi şu; ligin ilk yarısından itibaren takımların yarısı çekilsin. Tamam belki ağır oldu ama bunun başka bir açıklaması olamaz. Sarıyer ile Mardinspor aynı ligde yer alır mı? Ya da Gebze ile Malatya arasındaki mesafeler bilinmiyor mu? Balıkesirspor ile Elazığspor'un aynı grupta ne işi var? Sakın yanlış anlaşılmasın bu karşılaştırmalarla kulüplerin maddi durumlarını açığa sermek istiyorum. Her sezon alt liglerde mücadele eden takımlar bir bir borç batağına saplanırken, yapılacak deplasman masrafları ile kulüpler iyice bu batağın içine sürüklenmeye çalışılıyor. Diyeceksiniz ki o zaman doğrusu nedir? Şimdiki grupları ve kendi yaptığım grupları karşılaştırıyorum, değerlendirme sizin.
Kırmızı ve beyaz diye iki grup oluşturulacağına, takımlar üç gruba ayrılıp A, B ve C grupları oluşturulabilirdi. TFF'nin oluşturduğu kırmızı ve beyaz grup şöyle;
Kırmızı Grup
Tarsus İdmanyurdu, Adana Demirspor, Pursaklarspor, Türk Telekom, Balıkesirspor, Şanlıurfaspor, Belediye Vanspor, Elazığspor, Dardanelspor, Fethiyespor, Eyüpspor, Pendikspor, Kocaelispor, Sakaryaspor, Tokatspor, Konya Şekerspor, Ofspor, Trabzon Karadenizspor
Beyaz Grup
İskenderun Demirçelik, Alanyaspor, Hacettepe, BUGSAŞ, Etimesgut Şekerspor, Bandırmaspor, Adıyamanspor, Yeni Malatyaspor, Mardinspor, Turgutluspor, Göztepe, Sarıyer, Körfez Belediyespor, Gebzespor, Bozüyükspor, Çankırı Belediyespor, Çorumspor, Akçaabat Sebatspor
Şimdi de benim kendimce oluşturduğum üç grup;
A Grubu
Balıkesirspor, Dardanelspor, Fethiyespor, Eyüpspor, Pendikspor, Kocaelispor, Bandırmaspor, Turgutluspor, Göztepe, Sarıyer, Körfez Belediyespor, Gebzespor
B Grubu
Ofspor, Trabzon Karadenizspor, Hacettepe, BUGSAŞ, Etimesgut Şekerspor, Çankırı Belediyespor, Çorumspor, Akçaabat Sebatspor, Türk Telekom, Pursaklarspor, Sakaryaspor, Bozüyükspor
C Grubu
Şanlıurfaspor, Belediye Vanspor, Elazığspor, İskenderun Demirçelik, Yeni Malatyaspor, Mardinspor, Adıyamanspor, Tarsus İdmanyurdu, Adana Demirspor, Tokatspor, Konya Şekerspor, Alanyaspor
Şimdi karar verin, hangi gruplar daha mantıklı sizce?
Gelelim 3. Lig'e. Burada durum daha vahim. Bu kulüpler zaten amatör küme takımlarından farksız bir bütçe ile yönetiliyor. Çoğu ilçe takımı kulübü yönetecek idareci bulamayıp anahtarı belediyeye devrediyor. En zor şartların yaşandığı, 30 yaş sınırının olduğu 3. Lig'de gruplar inanılmaz kötü. 3. Lig'de de 3 grup oluşturulacağına 4 grupla şimdiki sorun çözülebilirdi aslında.
TFF 3. Lig'de de sorular devam ediyor. Lüleburgazspor ile Belediye Bingölspor hangi akla hizmet aynı grupta? Bir de anlamsız bir durum söz konusu 3. Lig'de. 3 grupta da İstanbul takımının olması merak ediyorum kimin fikri? Bu kulüpler oyuncularına para veremezken, hangi şartlarda bu uzak deplasmanlara gidecek?
Kimse çıkıp da bu kulüplerin kararıydı, bizde uyguladık demesin. Böyle bir kararı kulüpler almış olsa bile TFF'nin uygulamaması gerekirdi.
Bakalım, TFF 3. Lig'deki grupları nasıl belirlemiş;
1. Grup
Tepecikspor, Lüleburgazspor, İstanbulspor, Bayrampaşaspor, İnegölspor, Nilüferspor, Menemen Belediyespor, Tekirova Belediyespor, Nazilli Belediyespor, Ankara Demirspor, Kırşehirspor, Arsinspor, Ünyespor, Belediye Bingölspor, Malatyaspor, Kayapınar Belediyespor, 72 Batmanspor, Hatayspor
2. Grup
Darıca Gençlerbirliği, Kırklarelispor, Anadolu Üsküdar, Beykoz 1908, Orhangazispor, Oyak Renaultspor, Altınordu, Ispartaspor, Afyonkarahisarspor, Keçiören Sportif A.Ş, Yozgatspor, 4 Eylül Belediyespor, Yalıspor, Gümüşhanespor, Erzurumspor, Kahramanmaraşspor, Batman Petrolspor, Yeni İskenderunspor
3. Grup
Gaziosmanpaşa, Sancaktepespor, Beylerbeyi, Zeytinburnuspor, Gölcükspor, Yalovaspor, Torbalıspor, Kepez Belediyespor, Denizli Belediyespor, Keçiörengücü, Kastamonuspor, MKE Kırıkkalespor, Araklıspor, Pazarspor, Karsspor, Siirtspor, Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor, Kırıkhanspor
Şimdi de benim oluşturduğum 4 gruplu 3. Lig’e göz atalım;
1. Grup
Tepecikspor, Lüleburgazspor, İstanbulspor, Bayrampaşaspor, Darıca Gençlerbirliği, Anadolu Üsküdar, Beykoz 1908, Gaziosmanpaşa, Sancaktepespor, Beylerbeyi, Zeytinburnuspor, Gölcükspor, Kırklarelispor
2. Grup
Menemen Belediyespor, Tekirova Belediyespor, Nazilli Belediyespor, Altınordu, Ispartaspor, Denizli Belediyespor, Torbalıspor, inegölspor, Orhangazispor, Oyak Renaultspor, Nilüferspor, Yalovaspor, Afyonkarahisarspor
3. Grup
Arsinspor, Araklıspor, Pazarspor, Yalıspor, Gümüşhanespor, Kastamonuspor, MKE Kırıkkalespor, Ankara Demirspor, Keçiören Sportif A.Ş, Ünyespor, Kepez Belediyespor, Kırşehirspor, Keçiörengücü, Kırıkhanspor
4. Grup
Belediye Bingölspor, Malatyaspor, Kayapınar Belediyespor, 72 Batmanspor, Hatayspor, Yozgatspor, 4 Eylül Belediyespor, Kahramanmaraşspor, Batman Petrolspor, Karsspor, Siirtspor, Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor, Yeni İskenderunspor, Erzurumspor
Hangi gruplar daha mantıklı, son karar sizin..
Taraftar olarak bu olaya ele alırsa kendi imkanlarımızla bile Bursa'ya çok zorlu şartlarda giderken Kayapınar Bld maçı için Diyarbakır'a gitmek hiçte akıllıca gelmese gerek.
Temennim TFF'nin 2. ve 3. lig için gelir arttırıcı sistemleri yürürlüğe koyması gerekir. İddaa veya yayın hakkı gibi. Bekleyip göreceğiz.
Pazartesi, Temmuz 19
3.lig Grupları belli oldu.
Bu sene değiştirelen statü ile 18'er takımlı üç grup halinde oynanacak olan 3.lig, bölgesellikten de çıkarak daha genel oldu.
Grubumuzda geçen sene 2.ligden düşen Tepecik ve İstanbulspor; 2 sene önce Yükselme Grubunda da karşılaştığımız Ankara Demirspor ve Hatayspor; Geçen seneden de aynı grupta bulunduğumuz: Bayrampaşa, Nilüfer ve İnegölspor; Ege den Menemen, Tekirova ve Ali Erdem'in yeni takımı Nazilli Belediyespor.Karadeniz'den Arsin ve Ünye; Doğu temsilcileri Malatyaspor, Kayapınar, Batman Bingölspor ve Orta Anadolu'dan Kırşehir.
Bu gruba nasıl deplasman yapılır bilmem ama şimdilik sadece İstanbul ekiplerine gözüküyor.
Trakya'nın diğer temsilcisi olan Kırklarelispor benim üniversitemin şehri olan Ispartaspor ile aynı gruba düştü inşallah deplasman yaparlar bende Isparta'yı tekrar görmüş olurum.
Pazar, Temmuz 18
TFF 3.Ligin yeni statüsü yürürlüğe girdi
Yeni kurulacak olan Bölgesel Amatör Lig'den ise 12 takım TFF 3. Lig'e yükselecek; TFF 3. Lig'den de 9 takım Bölgesel Amatör Lig'e düşecektir.
kaynak: TFF internet sitesi
Cuma, Temmuz 16
Lüleburgazspor sahaya indi
Cumartesi, Temmuz 10
Lüleburgazspor'da başkan değişmedi.
Tek listeyle girilen seçimlerde Siyami Aslan, yeniden kulüp başkanlığına seçildi.
Aslan'nın yönetim kurulunda Abdurrahman Gürkan, Fahri Özkan, Ahmet Zeki Kılavuz, Dursun Aslan, Erkan Öztürk, Mustafa Güneş, Kazım Gürbüz, Mesut Yarım, Turgut Düşova, Haluk Uras, İlhan Durmuş, Yaşar Özçiftçi, Zafer Girgin, Kenan Koç ve Turhan Gülaçar yer aldı.
Lüleburgaz'ın sosyal tesisleşme ve sportif başarı olarak hak ettiği yerde olmadığını ifade eden yönetim kurulu üyesi Kılavuz, Lüleburgazlıların el ele vererek, Lüleburgazspor'u hak ettiği yere çıkarması gerektiğini belirtti.*
*ajansspor'dan alıntıdır.
Teknik Direktörümüzden sonra başkanda değişmedi ama lütfen artık başka şeyler değişsin ve hakettiğimiz başarıyı ve asıl yerimiz olan 2.lige çıkalım.
Cuma, Temmuz 9
bizden bir haber
Yazan arkadaşımıza desteklerimden dolayı çok teşekkür ederiz.
"Lüleburgaz Ahmet Ertem ile anlaştı, netice itibariyle doğru bir karar verilmiş. İstikrar açısından doğru hamle, gelecek açısından doğru hamle, geçen sene iyi maçlar oynadı Lüleburgaz bazen şansızlığına teslim oldu bakalım bu sene neler yapacaklar…
Birde bir blogdan bahsedelim Lüleburgaz’dan bahsedince onlardan bahsetmemek olmaz… Lüleburgazspor ile ilgili yazılar bulabileceğiniz ve okumaktan keyif alacağınızı düşündüğüm bir blog http://luleburgazspor1967.blogspot.com/ bu tarz blogların sayısının artması gerektiğini düşünüyorum… İnsanlarda bir facebook hastalığı aldı başını gidiyor doğru düzgün yazıları okumak yerine kafiyeli kısa cümleler tercih ediliyor oysa bu tarz blogları okumaya başladığınızda tadına doyum olmuyor.
Haberdeki resim http://luleburgazspor1967.blogspot.com/ blogundan birde kişisel bir açıklama yapalım yeni temalarını pek beğenmedim… Eskisi sade ve daha güzeldi… "
http://futbollinho.blogspot.com/
Pazartesi, Haziran 21
Yeniden Ahmet Ertem
İnşallah kadroya yapılacak takviyeler ile artık 2.lig de yerimizi alırız.
Cumartesi, Haziran 5
Kasabadan Kente "LÜLEBURGAZ"
Pazar, Mayıs 30
Pazartesi, Mayıs 17
Pazartesi, Mayıs 10
Kısa Kısa Bilgilendirme
Emre Atalı; sözleşmesi bitti. Takımdan ayrılacaklar arasında görüyorum. Bir yere giderse bedel edemeyeceğiz.
Hüseyin Demir; sözleşmesi bitti.
Mehmet Kömürcü; sözleşmesi bitti.
Semih Kahraman; sözleşmesi bitti.
Uğur Kıllı; sözleşmesi devam etmesine karşın büyük ihtimalle takımdan ayrılacak. Takıma para kazandıracak tek futbolcu olarak görünüyor.
Ahmet Kazım Ertem hocanın sezon sonunda sözleşmesi bitiyor. Büyük ihtimalle takımdan ayrılacak. Kalmasını umut ediyorum.
Sözleşmesi biten oyuncular:
Tahir Kurt : Üsküdar'da oynuyor. Bu sezon 18 gol attı. Eğer yanlış bilmiyorsam Trakya kökenli..
Nezir Özer : Pazarspor'da oynuyor. Bu sezon 17 gol attı. 1991 doğumlu.
Üstün Bilgi : Oyak Reanult'ta oynuyor ve 1988 doğumlu. Bu sezon 14 golü var.
Uğur gidecekse eğer bu adamlar her şekilde yerini dolduracaktır.
Orta sahadan çok fazla kayıp vereceğimizi düşünüyorum. Sözleşmesi bitmek üzere olan futbolculardan en azından Hüseyin Demir ile sözleşme imzalamamız gerekiyor. Keza tek başına bile orta sahamızı toparlayabiliyor. Yanına alt yapımızdan Anıl'ı yerleştirdik mi tadından yenmez.
Herşey bir yana, verimli bir transfer dönemi yaşamayı ümit ediyorum. Bu sene yaratıcı takım özelliğimizi Talha'nın gidişiyle kaybettik. Yükselemezsek Talha gibi bir çok oyuncuyu kaybedeceğiz ve başarı kazanamayacağız. İstediğimiz, hakettiğimiz yerlere gelemeyeceğiz. Yeni bir başlangıç yapmak gerekli mi ? Evet.. Ama sadece yönetimin değil bizim de yapmamız gerekiyor bu başlangıcı... Kötü kapattık sezonu; daha güzel başlangıçlar yapmak, ligi daha güzel bitireceğimiz bir sezona başlamak ve daha güzel bitirmek dileği ile..
12 Dev Trakyalı
Pazar, Mayıs 9
8-0
Lüleburgazspor dün tarihi bir sor aldı. Ligden düşmüş rakibine acımayan Lüleburgazspor, sezonu 8 golle kapattı.
Goller Uğur(3), Samet(3), Emre ve Burak Emre'den geldi.
Lüleburgazspor, dün itibariyle bir çok rekoru da eline geçirdi;
Tff 3.ligde en çok gol atan takım olurken, Uğur Kıllı (sanıyorum ) Türkiye Liglerinin en fazla gol atan oyuncusu oldu. Bu sezon ki Türkiye liglerinin en farklı galibiyetini de yine Lüleburgazspor aldı.
Sezonun bir değerlendirmesini daha sonra yapacağız ama kısa bir görüş olarak şöyle denilebilir;
Kadro kalitesi bakımından 3.lig için üst seviye diyeceğimiz Lüleburgazspor kadro, gereksiz puan kayıplarıyla ligi ancak 3. sırada bitirebilmiştir.
Bir kaç transfer dedikosu var ama daha hiçbirşey kesin değil, ümit ederim ki giden futbolcular kulüplerine en fazla kazancı sağlayarak giderler. Yerine alınacak adamlarda gidenler kadar kaliteli olurlar.
Cumartesi, Mayıs 8
Lüleburgazspor-Küçükköyspor
Pazar saat 15:30
Cuma, Mayıs 7
1.Lige üç maç kaldı
18:00 Torku Selçuk Üni. - Hacettepe Üni.
20:00 Trabzonspor Basketbol - OLİN EDİRNE GENÇLİK
8 Mayıs Cumartesi
17:00 Hacettepe Üni. - Trabzonspor Basketbol
19:00 OLİN EDİRNE GENÇLİK - Torku Selçuk Üni.
9 Mayıs Pazar
16:00 OLİN EDİRNE GENÇLİK - Hacettepe Üni.
18:00 Torku Selçuk Üni. - Trabzonspor Basketbol
Takım O G M A Y Puan
Trabzonspor Basketbol 3 3 0 210 191 6
Olin Gençlik 3 2 1 191 185 5
Hacettepe Üniv. 3 1 2 197 199 4
Selçuk Üniv. 3 0 3 180 203 3
Salı, Mayıs 4
Terfi Maçları 2010
DÜZCE GRUBU
A
15:30 Yeniköy-Kırklareli (Şehir Stadı)
15:30 Ayşekadın-Serdivan (Cumayeri Stadı)
B
15:30 Yalova Çiftlikköy-Edremit (Kaynaşlı Stadı)
Beylikdüzü (bay)
ESKİŞEHİR GRUBU
A
13:30 Hereke Yıldız-Küçükçekmece (Abdurrahman Temel)
16:30 Tekirdağspor-Kırklareli Sanayi (Abdurrahman Temel)
B
15:00 İstanbul Hürriyetgücü- Düzce Kaynaşlı (Necdet Yıldırım)
Kocaeli Çenesuyu Plajyolu (bay)
Perşembe, Nisan 29
Pazar, Nisan 25
3-1
Uğur'un 2. golü güzeldi, Cabir'in golü de tipik Selçuk Şahin golüydü.
Cumartesi, Nisan 24
Lüleburgazspor-Nilüfer Bld.
Güzel futbol izleyelim bari
Pazartesi, Nisan 19
Derby Della Capitale 1-2 !
Golleri ve olayların bir kısmını buradan izleyebilirsiniz.
Pazar, Nisan 18
Derbiydi Dimi Bu ?
Maç ile ilgili yazmak istiyorum ama inanın yazacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Derbiydi dimi bu harbiden ? Hangi pozisyondan bahsetsem... Ne bileyim neyi anlatsamki... İşte bu yüzden maç öncesi bir yazı derlemek için vakit harcamadım. Kadroları verebilirdim, bir takım istatistikler ve bir sürü gereksiz bilgi... Ne için ? Bunun için mi ?
Maçın başında şans eseri bir gol buluyor Fenerbahçe, sadece Alex'in kişisel becerisiyle. Ama durun bu da taktikti dimi ? Santradan topu taca şişir, ileride bas. Topu kap ve kaleye gönder. Çok istiyordum bu taktik denilen ama acizlikten başka birşey olmayan geri zekalıca bir oyundan bir yazı çıkartmayı. Zaman kolluyordum bunun için. Evet şimdi tam zamanı , takır takır işliyor bu taktik. Bundan sonra herkes ayağındaki topu rakibine versin ve eşek gibi koşsun topun peşinden. Kaavede de adamlar konuşsun dursun zekaya bak diye. Hatta Lig TV çalışanları bir programında tartışa dursun bu taktikmiş diye.
Heyecanla gittim kaaveye akşam üzeri. Erkenden de gittim yer kapabilmek için. Canım öyle sıkıldı ki maç başlayana kadar. İnatla bekledim; çünkü derbi izleyecektim televizyondan da olsa. Maç başladı. Daha 1. dakikada Alex golü attı ve 1-0 öne geçti Fenerbahçe. Sonrası kör dövüşü... Baştan savma ataklar birbirini kovaladı bir süre. 10. dakikada Guiza'ya gelen top bilinçli bir ataktı bir de penaltı pozisyonunda Beşiktaş'ın çıkışı. Düşünebiliyormusunuz 90 dakikada 2 bilemedin 3 tane bilinçli atak. Hakem desen ayrı bir facia.
Devre arasında sigara içmeye çıktığımda arkadaşım ve bir abimle lafladık. "Daum takımı geriye yaslar, Mustafa Denizli de hücuma heveslendirir. Fenerbahçe kontra atak kovalar. Top bir o kaleye bir bu kaleye gider biz de heyecanlı bir maç izleriz" diye düşündüm. Nitekim öyle olmadı, yanıldım. Daum takımı geriye çakti de Mustafa Denizli saldıramadı. Orta sahada sürünen adamlardan, sıradan bir maç izledim. Bir ara kendime zaman bile ayırdım. Çıktım dışarıya bir sigara içtim. Düşünün ne kadar sıkıcı bir maç olduğunu...
Bunların hepsini bir kenara bırakalım da biz futbolcularımıza karakter aşılayamamışız. En başta resmini koydum, Bilica. Bu ne kepazeliktir yahu. Bu ne rezilliktir ? Sen ki İtalya'da top koşturmuş, yaş gruplarında Brezilya Milli takımı forması giymiş bir adamsın... Yakışıyor mu sana ? Karakterli olmanı beklemiyorum ama rezil olma yahu rezil olma... İşte bu bizim derbimiz. Büyük maçımız yani. Tamam oynandı maç, Fenerbahçe kazandı. Şampiyonluk yolunda büyük bir avantaj yakaladı. Rakip Bursaspor'un Galatasaray ve Beşiktaşla maçı var daha. Mutlaka birinde takılacaktır. Bu saatten sonra oynanmasa da olur lig filan. Verin kupayı Fenebahçeye. Hatta Bilica alsın ve taraftarlarına koşsun. Sadece Fenerbahçeye yazdım ama Beşiktaşın da altta kalır bir yanı yok. Futbolu çirkinleştirmek için ellerinden gelenin fazlasını yaptılar.
Yayıncı kuruluş milyon eurolar verdi ihalede. Bu futbolu izlettirmek için verdiyse yemez yani söyleyeyim. İptal etsinler ihaleyi.
Laaan bunu yazdım da aklıma ne geldi. Yayıncı kuruluş o kadar para verdiğine göre decoder satmak istecektir. Decoder satmak için stadyumlardaki taraftarı tribünden uzaklaştırıp evine kapatmak gerekir. Yoksa bu Tribün açılımını Digitürk mü yapıyor ? Hayalperest miyim neyim, boşverin. Siz bakın keyfinize...
------------------------------------------
Fenerbahçe klasik dizilişiyle başladı maça. Beşitaş ise beraberlik için gelmişçesine bir 11 çıkardı. 3 ön libero ile ancak beraberlik kovalanır, galip gelmeyi düşünemezsin.
Oyuncu değişikliklerinde skoru değiştirmekten ziyade koruma çabası vardı sanki iki hocanında. Hadi Daum'u anlıyorum da Mustafa hocanın değişikliklerine anlam veremedim. Holosko gibi hızlı bir hücum oyuncusunu 85. dakikada oyuna alması maça iyi konsantre olamadığını düşündürdü. Gole ihtiyacı olduğu zamanda Holosko yerine Uğur'u alması maçı bitiren hamleydi.
Cuma, Nisan 16
Derby Della Capitale
18 Nisan pazar günü başkent derbisinde aşırı sağcı Lazio ile onlara karşı olarak kurulan Roma kozlarını paylaşacak.
Derbinin kısa tarihi!
Derbinin iki sac ayağından biri olan Roma, başkentteki işçi ve göçmenlerin temsilcisidir. Zamanla apolitikleşmiş daha sonra da faşistliğe kadar uzanmışlardır.
Diğer tarafta ise sırtını uzun süre eskinin faşist lideri Benito Musolini'ye dayamış ırkçı tavırlarıyla ünlenmiş Lazio...
İtalya'nın en ateşli, risk derecesi yüksek derbisi olarak bilinir "Derby della Capitale"... İki takım taraftarları arasında yaşanan olaylar çoğu zaman futbolun önüne geçmiştir. Bir Lazio taraftarı olan Vincenzo Paparelli, 28 Ekim 1979 yılında bir Roma derbisinde rakip taraftarlar tarafından ateşlenen bir işaret fişeğinin kendisine isabet etmesiyle hayatanı kaybetmiştir. Paparelli, İtalya'daki ikinci "futbolda şiddet" kurbanıdır ve Lazio taraftarı her yıl kendisi için anma töreni düzenler.
tarihe ertelenmişti.
Ortak düşmanları Roma polisi!
AS Roma'nın en büyük taraftar grubu Commando Ultra Curva Sud'dur ve bu grup 1977 yılında kurulmuştur. 90'ların sonunda çeşitli politik görüşlere göre bölünmüşlerdi ama 2000'li yıllarla beraber "Roma Ultras" adıyla tekrar birleştiler. Ultras üyeleri Olimpico'nun güney kale arkasını mesken edinmişlerdir.
SS Lazio'nun en büyük ve etkin taraftar grubu olan Irridcibili de 1987 yılında kurulmuştu. Onların da merkezi kuzey kale arkasıdır.
Her daim birbirlerine düşman olan iki takım taraftarı tek bir noktada birleşir: Roma polisi. Emniyet güçleri hangi tarafa kötü davranırsa hemen güç birliği yapıp polise karşı ortak hareket ederler.
Derby Della Capitale' de son 8 sezon
2002/2003 ITA 27.10.2002 Lazio 2 - 2 Roma
2002/2003 ITA 08.03.2003 Roma 1 - 1 Lazio
2003/2004 ITA 09.11.2003 Roma 2 - 0 Lazio
2003/2004 ITA 21.04.2004 Lazio 1 - 1 Roma
2004/2005 ITA 06.01.2005 Lazio 3 - 1 Roma
2004/2005 ITA 15.05.2005 Roma 0 - 0 Lazio
2005/2006 ITA 23.10.2005 Roma 1 - 1 Lazio
2005/2006 ITA 26.02.2006 Lazio 0 - 2 Roma
2006/2007 ITA 10.12.2006 Lazio 3 - 0 Roma
2006/2007 ITA 29.04.2007 Roma 0 - 0 Lazio
2007/2008 ITA 31.10.2007 Roma 3 - 2 Lazio
2007/2008 ITA 19.03.2008 Lazio 3 - 2 Roma
2008/2009 ITA 16.11.2008 Roma 1 - 0 Lazio
2008/2009 ITA 11.04.2009 Lazio 4 - 2 Roma
2009/2010 ITA 06.12.2009 Roma 1 - 0 Lazio
Çarşamba, Nisan 14
İsteyince Oluyor
Maç boyunca iyi oynayan taraf bizdik. Bir kaç cılız atak yapabilmişti Alibeyköy ve onlarda Burak'ın ellerinde eriyip gitti.
Deniz'in yedek başlaması şaşırttı beni. Kadroyu gördüğümde sakat veya cezalı olduğunu düşünmüştüm. Çünkü aklımın ucundan bile geçmemişti Deniz'in kulübede başlayacağı. Deniz'in sağ kanattaki varyasyonlarını çok aradık girene kadar.
Ali Erdem her zamanki gibiydi. Neden öyle olduğunu bilmiyorum da garip bir durum var bu adamda. Her maç oynadığı süre zarfı içinde sahanın en kötüsü olmasına rağmen ilk 11'de başlamayı başarıyor. Sakatlandı ve yerini Deniz'e bıraktı.
Daha önce yazdığım yazılara nazaran bir paragraf açmam gerekiyor sanırım. En azından bu şekilde telkinler aldım. Bugün 3 gol atan Uğur...
Öncelikle maçta gösterdiği performans için teşekkür ediyorum kendi adıma. Ayakta alkışlanacak bir performans sergiledi. Özellikle attığı ilk goldeki plasesi takdire şayandı. Ama sezon sonunda kendisine teşekkür edilip, geldiği yere gönderilmesi temennim.
Doğruyu söylemek gerekirse attığımız ilk gol çok güzel olmasına rağmen ofsayttı ve hakem yerini kaybetmişti. Dolayısıyla yakalayamadı. Aynı yan hakem 2. yarıda da yediğimiz bir golü elle dokundu gerekçesiyle kesti, golü iptal etti. Tam olarak göremedim ama etraftan duyduğum kadarıyla gol temizdi.
Kısa kısa gollerden bahsedeyim. Affınıza sığınarak söyleyeyim, dakikaları hiç not etmedim.
Birinci golümüzde defansın arkasına atılan topta, Uğur ofsayt pozisyonundaydı. Fakat hakem yerini kaybetmişti ve göremedi. Uğur, ceza sahasına girer girmez ayağının dışıyla öyle bir plase bıraktı ki; bütün stad ne yaptın Uğur derken top içeri girdi. Ayakta alkışlanacak bir goldü. 1-0.
Yine benzer bir pozisyonda defansın arkasına sarktı Uğur. Kalecinin yanında düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi. 2-0.
Deniz, orta sahadan aldığı topla ceza sahasına girdi. Kaleciyle karşı karşıya kaldı. Kaleciyi geçip topu boş kaleye gönderdi. 3-0.
Deniz, ceza sahasının içinde CR9 edasıyla girdi. Güzel bir çalımla sıfıra indi ve topu içeri çevirdi. Kale sahası içinde Uğur dokundu ve skoru belirledi. 4-0.
Futbolcuların paralarını aldıklarını sanıyorum; çünkü sahada olağanüstü bir mücadele vardı. Her topa basıyorlardı. Düşünün yani Uğur'u bile alkışlayacak oldum, vazgeçtim. Hepsine teşekkür ediyoruz Lüleburgazlılar olarak. Bu maçı kazanarak ligte kalmayı büyük ölçüde garantiledik. Formayı hakeden bütün futbolcuların takımda kalması dileği ile noklandırayım yazımı.