KASABAYA BİR ÇİFT SÖZ : 8 KASIM STADI BİZİMDİR; KALE DİREKLERİ SİZİNDİR.

Pazartesi, Şubat 21

Beşiktaş Oyuncu Değerlendirmesi

Futbol bir takım oyunudur nihayetinde. Fakat oyuncuların bireysel performansları da takım oyununa etki eder.
Bu yüzden oyuncu değerlendirmesi yapmak gerekiyor.
Önce ev sahibi Beşiktaş'tan başlayalım.

Rüştü Reçber : Yediği gollerin hiç birinde hatası yoktu. Hatta ilk yarıda çıkardığı bir kaç topla farkı önledi diyebiliriz. Böyle maçlarda kalecinin takımının en iyisi olarak lanse edilmesi takımı adına sıkıntıdır. İyi takımlarda kalecilerin takımının sahadaki en iyi oyuncusu olması kabul edilemez.

Ekrem Dağ : Attığı gol harikaydı. Hiç bir kalecinin uzanamayacağı yere muazzam bir vuruş yaptı. Fakat golden çok konuşulan maçın başında yaptığı müdahaleler oldu. İlk 15 dakikada oyundan atılması izleyicileri şaşırtacak bir durum olmazdı. O dakikalarda Guti'nin Ekrem'i uyarması ve bu dakikadan sonra Ekrem'in daha dikkatli savunması yapması Beşiktaş için pozitif bir durum aldı. Bütün bunlara rağmen maç içerisinde attığı gol ve sertlikleri dışında akılda kalan bir oyunu olmadı. Onun adına kötü bir maçtı. Erken sarı kart görmesi Dia'nın o kanadı koridora çevirmesine yol açtı.

İbrahim Toraman : Takımının iki golünden birini atan futbolculardan diğeri idi. Fakat savunmacıların asli görevi kalesini savunmaktır, gol atmak değil. Geçen hafta yaşanan olaylar, kaptanlığının alınması gibi etkenler moral olarak çökmesine yol açtı. Fenerbahçe'nin ileri ucuna karşı savunmada etkisizdi.

Matteo Ferrari : Beşiktaş'ın büyük umutlarla takıma kattığı bir savunmacı. Bu maçın kuşkusuz en kilit adamı oldu. Maç içerisinde Lugano ile bir çok ikili mücadeleye girdiler. Sürekli itiş kakış içindeydiler. Sonunda sinirlerine hakim olamayarak hem takımının skor üstünlüğünü kaybetmesine hem de takımının sahada bir kişi eksik olmasına sebep oldu. Bu maç onun bir facia idi.

İsmail Köybaşı : Simao'nun da gelmesiyle makina gibi işleyen Beşiktaş sol kanadının önemli adamlarından biri olmuştu. Simao ile çok iyi anlaşıyorlardı. Bu maç hayatının en kolay maçlarından birini oynadı. Çünkü Fenerbahçe sağ kanadı neredeyse hiç çalışmadı. Bu kadar rahat oynarken hücuma gerekli şekilde destek verememesi şaşırtıcıydı. Bu maç için İsmail de sınıfta kaldı.

Guti : Maçı çok geride kabul etti ve kendi sahasında oynadı. Fenerbahçe ceza sahasına giremedi. Zaten savunma yapan bir oyuncu değil. Bu yüzden geride kalması anlamsızdı. Fakat Guti'nin iyi paslar atabilmesi için ilerde oynaması gerekmiyor. Ekrem'e yaptığı asist gerçekten inanılmaz bir pastı. Beşiktaş takımının ayakta kalabilen oyuncularının başında geliyor.

Ernst : Eğer Beşiktaş 2008-2009 sezonunda şampiyon olduysa bu şampiyonluğun en önemli yapı taşı Ernst'tir. Formunun zirvesinde iken kesilen, onsuz olmayacağı konusunda karar kılınan, morali bitirilmiş şekilde takıma dahil edilen bir oyuncu. Bütün bunlara rağmen sahada elinden geleni yaptı. Fenerbahçe orta sahasının pasifize olmasındaki en önemli oyuncuydu. Bütün aksi durumlara rağmen Beşiktaş takımında ayakta kalan oyunculardan biri oldu.

Necip Uysal : Benim gözümde çok önemli bir değer. Beşiktaşlıların sahip çıkması gereken değerlerin başında geliyor.
Bu maçta görevi Alex'i durdurmaktı. Maçın belli bölümlerinde başarılı da oldu. Kendi kalesine attığı golü talihsizlik olarak nitelemek, görmezden gelmek gerekiyor. Necip gibi oyuncular kolay kazanılmıyor.
Alex'in ayağından gelen goller Necip çıktıktan sonra gibi görünse de dağılmış Beşiktaş takımı Necip ile de bir şey yapamazdı. Bu yüzden bu çocuğa sahip çıkılmalı.

Ricardo Quaresma : Fizik olarak Beşiktaş'ın en iyi oyuncusu gibi görünüyor. 90 dakika koşuyor. Güzel çalımlar atıyor. Bu çalımlarla ceza sahasına giriyor. Bütün bunları yaptıktan sonra öyle bir şut çıkartıyor ki şaşırıp kalıyorsun. Son vuruşa kadar çok iyi geliyor ama son harekette başarısız oluyor. Ne önemli bir pas atıyor ne de güzel bir gol vuruşu yapabiliyor.
Takım oyununu önemsemediğini düşünüyorum, Quaresma kendisi için oynuyor. Fenerbahçe maçında da böyle oynadı. Sürekli kanat değiştirdi. Fenerbahçe savunmasının dengesini bozdu. Son hareketlerdeki başarısızlığı nedeniyle Beşiktaş adına skora etki edemedi. Her ne kadar etki edemese de sonuç itibari ile o Quaresma.. Her an etki edebilir. Bu yüzden sabredildiğini düşünüyorum. Ama ligte şuana dek 1 gol atabilmiş olması istatistiği de göz ardı edilmemeli. Quaresma'ya çekidüzen verilmeli.

Simao Sabrosa : Geldiğinden bu yana bu kadar etkisiz kaldığı bir maç olmamıştı. Sahada gezinip durdu. Sadece ikinci golde frikiğin başına geçtiğinde gördüm. Onun dışında önemli bir hareketi olmadı. Bunda Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz'un hiç atağa çıkmaması da etkendi. Zaten maç boyunca o kanadı unuttuk.

Hugo Almeida : Bu adama öyle ceza sahası dışında top atmayacaksın. Rakibini boğduğun maçların santraforu olabilir çünkü. Sen ne kadar çok hücumcu ile oynarsan Almeida o kadar iyi oynar. Çünkü son vuruş yapabilecek bir oyuncu, topu taşıyıp gol atabilecek değil. Bu yüzden tek forvet oynaması halinde yararlı olamıyor. Akşam da 3-5 metre taşıdığı topa yaptığı vuruşu gördük ve tamamen oyun yapısı konusunda fikir sahibi olduk. Bu adam böyle oynayamaz, oynadığında yararlı olamaz. Quaresma'nın biraz daha ona yakın oynaması gerekiyor. Hugo Almeida gibi bir forvetin varsa hücum hattında safları sıklaştırmak zorundasın. Yoksa gol atamaz.

Bernd Schuster : Kuşkusuz Real Madrid'te teknik direktörlük yapmak ile Beşiktaş'ta yapmak arasında fark var. Hatta biraz daha ileri götürürsek İspanya ligi ile Türkiye ligi arasında epey fark var. Schuster'in Getafe ile yaptıklarına da şahit olduk. Bu yüzden kötü bir hoca demeye gönlüm razı gelmiyor. Ama Schuster çok vurdum duymaz bir adam. Maçlara yeteri kadar hazırlandığını düşünmüyorum.

Eğer biraz daha iyi hazırlanmış olsaydı Almeida değil Bobo ile çıkardı sahaya. Almeida da tek forvet bağlamında ısrarcı olmak hataydı. Adam kaç maçtır oynuyor bu şekilde etkili olmuyor. Bunu görmek için futbol uleması olmaya gerek yok. İşine gerekli özeni göstermek kafi.

Quaresma'ya çık ve oyna diyor sanırım. Çünkü bu oyunun başka bir açıklaması yok. Quaresma'nın büyük takımlarda varlık gösterememesinin sebebi de bu. Oralarda hiç bir hoca çık ve oyna demiyor, takım oyununa katkıda bulunması isteniyor. Bu şekilde oynatınca da taraftar Quaresma'yı seviyor ama takıma bir katkı sağlayamıyor.

Üç kulvarda oynuyoruz, rotasyonu sağlamak gerekiyor diye diye kemikleşmesi engelleniyor Beşiktaş takımının. Burada sorun Schusterden kaynaklanıyor. Büyük hoca olmanın yolu bu değil. Schuster gönderilmek için takımı sabote edebilir gibi komplo teorileri bile üretilmeye başlandı. Sivok ve Bobo'nun kadroda dahi olmaması insanların aklında soru işaretleri bırakıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder