Pazartesi, Şubat 7

Lüleburgazspor vs Lüleburgaz Düvenciler Lisesispor

Uzun zamandır Lüleburgazspor'u takip edemiyorum. Dolayısıyla yazamıyorum da.. Yine maç ile ilgili bir yazı yazmayacağım. Bazıları için önemsiz birer ayrıntı olacak yazdıklarım, bazıları için ise çok önemli bir konu. Konuyu kendi adıma önemli adlediyorum ve yazma gereği duyuyorum.

Bildiğiniz üzere Lüleburgazspor dün Ankara'da Ankara Demirspor maçına çıktı. Bildiğim kadarıyla kimse gidip yönetimden organizasyon talebinde bulunmadı. Dolayısıyla deplasmana gidilmedi. Aslında bahsettiğim konu bizler için farklı bir boyut taşıyor, yönetim için başka. Çünkü artık anlamış bulunmaktayız ki; biz onların sırtında birer kamburuz. Bizi taşımak zorunda kalıyorlar.

Bir çok kişi de bilmez ki bu kentin bir de bayanlar birinci liginde bir kız futbol takımı var. Lüleburgaz Düvenciler Lisesispor. Kabul etmek gerekiyor ki o kızlarımız Lüleburgaz formasını giyen amatör futbolculardan -lütfen amatör kümede oynayıp da bu yazıyı okuyanlar alınmasın, hareket niteliği taşımamaktadır- daha delikanlılar ve formalarına daha sadıklar. O formanın başarısı için ter döküyorlar. Sahada basmadık yer bırakmıyorlar. Hafta sonu belki de bir ilki gerçekleştirerek İzmir'e kızlarımızın maçına organize olduk. Onlar da sağolsunlar bizi üzmediler ve formanın hakkını vererek maçı 5-0 galip tamamladılar.

Şunu belirtmek istiyoruz ki bizler adının herhangi bir yerinde Lüleburgaz ibaresi bulunan her kurum/kuruluş/kulüp 'ün yanındayız. Onlar bulundukları yerin hakkını verdikleri sürece omuzlarındaki yükün hafiflediğini hissedeceklerdir. Çünkü biz binlerce omuz olarak onların yüklerini paylaşmaya hazırız. Gerekli mücadeleyi gösterdikleri sürece sırtlarında sıcaklığımızı hissedeceklerinden emin olsunlar.

Şimdi bunları neden yazdığım konusuna gelelim. Yanlış anlamayın amacım kentimize nasıl sahip çıktığımızı anlatmak değil. Aynı kentte bulunan iki takımdan bahsediyorum. Biri 28 Şubat 1967 tarihinde kurulan Lüleburgazspor, diğeri 2007 senesinde kurulan Lüleburgaz Düvenciler Lisesispor Kulübü. Aynı kentten çıkan iki yönetim. Birinin bu kadar yetenekli sporcuyu nasıl bir araya topladığı konuşulurken diğerinin bu kadar aciz bir takımı nasıl yarattığı konuşuluyor.

Düvenciler Lisesispor ilk kurulduğunda sadece okul öğrencileri ile bir takım kurmuştu. Zamanla dışarıdan da oyuncular gelmeye başladı. Şuan dışarıdan gelen bir çok futbolcu var. Bunların arasında milli takımlar düzeyine yükselmiş kızlarımız var. Ama bundan ziyade bayan futbolcu olmak zor olsa gerek ki bir çoğu Spor Akademisi öğrencisi veya beden eğitimi öğretmeni. İşte püf noktası burası. Akademiler eğitimli, nitelikli insanlar yetiştirirler. Oradan çıkanlar sahaya karakterlerini yansıtırlar. Tam anlamıyla profesyonel olurlar.

Erkekler liginde ise durum tam tersi. Yeteneğin varsa eğitime ihtiyacın yoktur. Bu yüzden de üst liglerde oynayan oyuncuların eğitim seviyeleri düşüktür. Eğitilme gereği duymazlar. Bu sayede algılamada problem yaşarlar. Durum böyle olunca bir şeyler öğretmek de zorlaşır. Orta okul mezunu bir adama drill'lerden bahsedemezsin. Ama iş para almaya, sözleşme imzalamaya gelince en kıdemli profesyonel olurlar.

Bir taraf Ebi diye bir kız getirebiliyorken -kendisi Nijerya Milli takım kaptanı-, aynı takımın 9 numarası Desire'yi getirebiliyorken diğer takım Emre Atalı'yı tekrar takıma dahil ediyor. Gol sıkıntısını çözmek için 50-60 profesyonel maçta 20 gol atamamış adamları getiriyor. Sizce hangisinde başarı beklentisi olur ? Tabi Lüleburgaz Düvenciler Lisesispor. Ama kim şovenist söylemlerde bulunuyor ? Tabi ki Lüleburgazspor. Artık inanmıyoruz !

Bir Bayrampaşa muhabbeti dolaşıyor ki yazsam roman olur. İşte o günden sonra hiç kimse gelip Lüleburgazspor yönetiminden otobüs istemez. Organizasyonlarda yardım talebinde bulunmaz. Yeni bir yönetim gelene kadar da takımın arkasında durmaz. Kendini satanı hiç kimse desteklemez, sevgili abilerim/yöneticilerim. O yüzden artık unutun Lüleburgazspor taraftarlarını.

Sporun en güzel tarafı insanları birleştirmesi, bir kenti birbirine kenetlemesidir. Taraftarlar olarak şimdiye kadar Lüleburgaz'ı adının geçtiği her yerde layıkıyla temsil etmeye çalıştık. Kentimizin elçileri olarak gittiğimiz deplasmanlarda iyi ilişkiler kurup, Trakya'mızın insan ilişkilerini diğer şehirlerde yaşayan arkadaşlarımıza göstermeyi arzuladık. Bazı yerlerde kendimize edindiğimiz bu görevi yerine getirdik, bazı yerlerde ise tatsız olaylar yaşadık. Sonuç olarak kendimize belirlediğimiz amaçlar doğrultusunda bir şeyler yapma çabası içerisindeydik. Takdir beklerken yarı yolda bırakıldığımız çok oldu. Bizler statta beklerken stattan kaçanlara şahit olduk. Bütün bunlara rağmen teşekkür almayı başaramadık. Hep mal gibi kullanıldık. Bize ihtiyaç duyulduğunda iki dakika pohpohlanıp sahaya sürüldük. Bu sayede çok fazla yanlış yaptık ve halkımızın gözünde itibar kaybettik. Düvenciler Lisesispor kulübü varlığıyla yanlış imajımızı düzeltmek adına bir kapı açtı bize. İnsan ilişkileri iyi insanlar tarafından yönetiliyorlar. Yönetici gibi değil de birer abi gibi yaklaşıyorlar taraftarlara-ki zaten abilerimiz hepsi-. Hepsine tek tek teşekkür etmek istiyorum kendi adıma. Lüleburgazspor yöneticilerini de Düvenciler Lisesispor yönetimini örnek almaya davet ediyorum. Hem insan ilişkileri açısından hem de takım yönetimi açısından.

Belki burda isimlerini zikretmem yanlış olur, bilemiyorum. Belki abilerim bundan rahatsız olacaklar. Ama bizlere gösterdikleri abilik ve insanlık için Sayın Öner Çavaş'a ve Sayın Ahmet Sayar'a teşekkür ediyorum. Kızlarımız hep böyle oynasın, biz her yeri Düvenciler diye inletelim. Teşekkürler Lüleburgaz Düvenciler Lisesispor..

Ha bu arada. Lüleburgazspor yine mağlup.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Namağlup Şampiyonluk

campione imbattuto

Bir eski zaman hikayesidir. Mahallenin güzel abilerinin kurup sahip çıktığı takım amatör kümede oynar. Sahalar toprak, çoğunlukla çamurdu...