KASABAYA BİR ÇİFT SÖZ : 8 KASIM STADI BİZİMDİR; KALE DİREKLERİ SİZİNDİR.

Cumartesi, Şubat 19

Lüleburgazspor

Gökyüzü deryasından bir yıldız seçmekle başlar her şey.
Küçüksündür. Gökyüzündeki en parlak yıldızı seçersin kendine, onu sahiplenirsin. Biraz büyüdüğünde değişir düşüncen. Sahip olamayacaklarının farkına varırsın ve kendine o kadar parlak olmayan ama sonuna kadar benimseyebileceğin bir yıldız seçersin.
İşte böyle başlar şehrinin takımına aşık olmak.

Topa ilk dokunuşundan itibaren etrafındaki faktörler çok büyük etkendir bir takımı tutmana. Bu yüzdendir ki İstanbul takımlarına aşık olur çocuklar. Klasik Türk insanı düşüncesidir, "güce tapmak".. Futbolcularının isimlerini ezberlersin. Penaltı kullanacakken o aşık olduğun ama hiç bir zaman gerçekten sahibi olamayacağın takımın penaltıcısının adını haykırırsın. Kaledeyken kalecisinin adını haykırırsın.

İlk okulda beden eğitimi dersinde maç yaparken bile o İstanbul takımları vardır. Ayrılan grupların birinde Galatasaraylılar diğerinde Fenerbahçeliler kümelenir. Bunu bile o ayrıma göre yaparsın. Yani o takımlar gerçekten seninmiş gibi terinin son damlasını bile onlar için akıtırsın.

Yavaş yavaş büyür insan.
Kimileri gerçekten sahip olmak ister.
Mesafeler engel teşkil etmiyordur onun için. Koyulur yola..
Kimileri ise o parlak yıldızdan vazgeçer. O kadar parlak olmayan ama  dibine kadar sahip olabileceği bir yıldıza aşık olur en baştan.
Belki binlerce kişinin hep beraber katıldığı tezahüratlara katılamaz ama 30 kişiyle gidilen bir deplasmanın gururunu yaşar.
Anlarsın ki bir takıma aşık olabilmek için başarılarını görmek gerekmez. Bir çok kişi içi başarı kıstastır ama yine de gerekmez. Sen tribündeyken o başarılara şahit olmak da güzel. Öyle ki; hayalini kurmak da güzel.

Hem sen tutmazsan kim tutacak yaşadığın şehrin takımını ? Elin İstanbullusu gelip Lüleburgazspor'u destekleyecek değil ya..

1 yorum: